Türkiye’nin en büyük ilişki ve arkadaşlık platformu Siberalem.com için, duygusal ilişkilere farklı bir bakış açısı getiren Zodyaklı, ilişkilerde güven meselesini masaya yatırıyor. Yalanların, oyunların ve anlamsız inkârların güveni yerle bir ettiğini ifade eden Zodyaklı, bu konuda en kritik olan noktanın insanın kendi kendine ihanet etmesi olduğuna dikkat çekiyor.
İnsan ilişkilerinde sevgiden sonraki ilk temel unsur, muhtemelen güvendir. Güven ise, öyle bir çırpıda kazanılacak bir şey değildir, zaman gerektirir, sabır gerektirir ve en önemlisi karşılıklı özveri gerektirir. Güvenilir olmanın, hatasız bir kul ya da harika bir insan olmakla da bir ilgisi yoktur. Önce kendinize sonra karşınızdaki insana açık ve dürüst davranırsanız zaten güven veren biri olursunuz. Yerde gökte güven aramak yerine, siz siz olun, kendinize de başkalarına da asla ihanet etmeyin.
Geçen haftalarda bir belgesel izlemiştim. Aşkın ne olduğunu anlatan bir belgesel, klasik hormonların doğru zamanda doğru yerde devreye girmesinden ötesini anlatıyordu. Primatlar üzerinde yapılan bir araştırmayı ele alıyordu belgesel, bazı maymunlar eşleri doğum yaptıktan sonra emzirme dönemi bitmediği için çiftleşemiyordu, Bu maymunlarda eşleriyle çiftleşebilmek için bebeklerini öldürüyorlardı. Aşk burada devreye girdi işte, duygusal yakınlık, bağlılık bunların hepsi biz evrimleştikçe partnerlerimizle aramızda oluşan güvenle alakalı oldu. Kısaca belgeselde, “Adamlar çocuklarımızı yemesin diye onları duygusal bağlılıkla oyaladık” diyordu. Elbette belgesel olasılıkları anlatan bir belgeseldi, gülünüp geçilebilirdi ya da oturup üzerine düşünülebilirdi… Ben düşünmeyi seçtim çünkü şu son zamanlarda dikkatimi çeken tek konu “güven” meselesi oldu.
Bir insana güvenmek gerçekten sanıldığından daha zor bir şey çünkü maalesef güven alışverişi tek taraflı yapılan, sağlanan bir olgu değildir. İki tarafın da karşılıklı özverilerde bulunması gerekir ki, böylesine güzel bir olgu görevini yerine getirebilsin. Güvenilir olmak için illa harika birer bireylere dönüşmemize de gerek yoktur. Bizler insanız, robotlar gibi “doğru” hamleleri yapmaya programlanmıyoruz. Varoluşumuz zaten bir yanlış hareketin sonucu ile oluşmuşken, bize doğruların indirgenmesi haksızlık olacaktır. Fakat karşınızdaki insanla güven alışverişinizin olmasını ve onunla sağlıklı bir iletişim kurmayı istiyorsanız dosdoğru bir insanmış gibi davranmak yerine, yanlış da yapabilen bir insan olduğunuzu kabul edebilirsiniz. Elbette bu sihirli cümlelerimin bir de sihirli anahtar kelimesi var ki, insanoğlu bu kelimeyi duyduğu an fare görmüş plaza çalışanı gibi yerinden fırlıyor. Klişe olacak ama partnerinizle güven oluşturmanız için önce kendinize, hemen akabinde partnerinize açık ve dürüst olmak zorundasınız. Yaptığınız hatalar ya da yanlışlar aranızda oluşan güveni yıkmaz ama söyleyebileceğiniz yalanlar, oyunlar ve anlamsız inkârlar, oluşan güveni yerle bir etmeye yetecektir.
Bazen de karşımızdakine değil, kendimize ihanet ederiz, aslında bugün tam da değinmek istediğim konu kendi kendimize yaptığımız ihanetler olacaktır. Kendi seçimlerimiz kendimize yaptığımız ödüller ya da cezalardan ibarettir. Bizi sonuçlara götüren de işte bu seçimlerimizdir. Şimdi bulunduğunuz noktada kendi ilişkinizin sonuçlarına bakın, mutsuz, yalnız ve kandırılmışlık hissi ile başa çıkmaya mı çalışıyorsunuz? Yoksa mutlu, güvenli ve eğlenebildiğiniz bir ilişkinizle hayata devam mı ediyorsunuz? İşte bütün bunlar kendimize yarattığımız, kendi seçimlerimizle oluşturduğumuz sonuçlardır.
Bu durumda öncelikle kendinize değer vermelisiniz, bunun için de, sizi kendinize değersiz hissettiren, size değer vermeyen, sizi kaybetmekten çekinmeyen insanları hayatınıza sokmamalısınız. Bazen insanları tanımak zaman alabiliyor, site içerisinde birkaç cümle ile karşınızdakinin size değer verip vermediğini anlamanız imkânsızdır. Bunlar zamanla hatta talihsiz olaylarla karşılaştığınızda anlayabileceğimiz durumlardır. Yine de siz, sizin için kılını kıpırdatmayan insanlardan uzak durun çünkü onlar henüz aşk evrimini tamamlamamış ilkel aşıklar olabilirler.