Türkiye’nin ilk ve en büyük ilişki ve arkadaşlık platformu Siberalem.com için, duygusal ilişkilere farklı bir boyuttan bakan Zodyaklı, bu hafta, online aşkların en büyük sorununa parmak basıyor. Güven.
Resmen sizin için yaratılmış biri ile tanışırsınız, profil fotoğrafı tam hayallerinizdeki gibi, dinlediğiniz müzikler, okuduğunuz kitaplar benzer hatta aynı filmin aynı sahnesine aşıksınız! Film senaryolarını aratmayacak bir aşka yelken açmak üzeresiniz ama o da ne? Olay bir yerlerden patlak veriyor! Eksikliğini hissettiğiniz, korkularınızın ortaya çıkmasına sebep olan şeyin adı: Güvensizlik! Aslında güvensizlik hissi yaşadığımız en insancıl hislerden biri. İnsanlar birbirlerini zamanla tanır, algılar ve kimliklerini zamanla keşfederler. Birine güvenmeniz için gerçekten zamana ihtiyacınız vardır. Bu zamanı iyi ayarlamak gerekiyor.
Online aşkların en büyük sıkıntılarından biri de işte tam olarak insanların birbirlerine karşı güvensizliği. Aslında beyler, eğri oturup doğru konuşursak biz kadınlar size güvenmiyoruz! Birincisi, hepiniz gençlik yıllarında kafanıza bir kilo jöle boca etmiş fotoğraflarınızı profil fotoğrafı yapıyorsunuz. Ya da protein tozuna abanıp, karın kası çıkaracağım diye bir kuzuyu yediğiniz zamanların fotoğraflarını sere serpe yayınlıyorsunuz. Profilde dağ gibi duran adam karşına geldiğinde göbekli ve kel çıkınca insan biraz kendini kandırılmış hissediyor. Adam gibi son altı ayda çektiğin fotoğrafı iki filtreleyip koysana, neden macera peşindesin?
Bir online flörtümde tıpkı bunun gibi bir şey yaşamıştım. Çocuk inanılmaz yakışıklı, tamam dedim Allah’ın emri ile ben bu çocuğu ister, takarım beşibiryerde. Çocukla buluştuk, nispeten fotoğraflardaki gibi hoş ama tutuk! Sanki böyle bir bildiği var da susuyor gibi… Biraz kurcaladım ve dökülmeye başladı, adı sanı her şeyi meğer uydurmaymış. Bir ilişkisi varmış da, kız görmesin diye kendini böyle gösteriyormuş. Beyler, sizin bu duygusal halleriniz yüzünden organ mafyaları iş yapıyor farkında değilsiniz.
Yine bu iyisi bir de çapkınlık peşinde koşanlar var ki onlar en fenası. Adamla aylarca flört ediyorsun, sen gelinliğini giydiğinin hayalini kuruyorsun, ay perdem şu renk olsun, kapıları sökeyim derken adam aylar sonra dökülüyor. Sonra Yıldız Tilbe’den ‘Ama Evlisin’ şarkısını açıp, kaderine küfrediyorsun. Bu tip insanlar yüzünden bizim hümanist hayallerimiz yıkılıyor! Öyleyse ne yapacağız? Gözümüzü dört açacağız!
Bir adama neden ve nasıl güvenmemeliyiz?
Sizinle konuşurken sürekli “Ben şöyleyim, ben böyle bunalırım” diye kaçmanın yolunu önceden yapıyorsa
Gece 12 den sonra mesaj atıyorsa
Buluşmalarınız 4 saatten daha kısaysa
Haftada sadece 1-2 gün görüşebiliyorsanız
Şehir dışında işleri çoksa
Arabası aşırı temiz ve düzenliyse
Arabasında, evinde bir bıraktığınıza bir daha denk gelmiyorsanız
Günlük mesajlaşma dinamiğiniz sadece sözleşmek, buluşmak içinse
Ben başkasının yanında uyuyamıyorum tribinden çıkamamışsa
Ailesi ile bağları normalden daha kuvvetli gibi görünüyorsa
Her on dakika da bir annesinin, babasının, Erzurum’daki dayısının aradığını söylüyorsa
Ona aldığınız hediyeler toz bulutu olmuşsa…
GÜVENMEYİN
Bu arada lütfen beni yanlış anlamayın, ben bu adamların aldatmaya meyilli, yalancı, kalpsiz, odun falan olduklarını düşünmüyorum. Bu adamlar uzaylılar tarafından dünyamızı incelemeye gönderilmiş ajanlar olabilirler. Bu yüzden dikkatli olmakta fayda var!