Cinsellikle ilgili yanlış inanışlar, çiftlerin cinsel yaşamlarında sorun yaşamalarına ve dahası cinsellikte haz ve doyuma ulaşmalarına engel olabiliyor. Yapılan araştırmalarda sadece cinsellikle ilgili mitlerin öğrenilmesinin bile kişilerin yaşadığı cinsel sorunları azalttığını gösteriyor.
İşte cinsellikle ilgili doğru bilinen 13 yanlış…
“Cinsellikte başarıya ulaşmak son derece önemlidir.”
Bu inanış cinselliği çiftler arasında bir hazzın paylaşılmasından çıkarıp bir performans durumuna dönüştürür. Performansın gösterilmesi ve değerlendirilmesi söz konusu olduğunda çiftler, özellikle erkekler cinsel eylem sırasında performans kaygısı yaşar ve bu durum cinsellikten zevk almalarına engel olur.
“Sağlıklı ve uyumlu bir erkeğin hiçbir durumda cinsel performansı bozulmaz. Erkek cinsel ilişkiyi her zaman ister ve buna her zaman hazırdır.”
Erkeklerin cinsel yaşamlarına büyük bir yük getiren ve aynı zaman da erkekleri performans kaygısına da götüren bu inanış, erkeği cinsel ilişkiye girmek istemediği durumlarda mecbur bırakıyor. Bu durum yine cinsellikten keyif alınmasını da engeller.
“Cinsel ilişkiyi erkek başlatmalıdır.”
Bu yanlış inanış, cinsel olarak aktif olmak isteyen kadını ketlemekte, erkeğe de cinsel olarak aktif olma zorunluluğunu getirmekte. Bu inanış aynı zamanda pek çok kadının cinsel isteklerini ifade etmesini ve cinsellikten zevk almasını engeller.
“Erkeğin cinsel organında sertleşme kaybı eşini çekici bulmadığı anlamına gelir.”
Sevişme sırasında herhangi bir nedenle ( örn; dikkatin azalması vb. ) erkeğin ereksiyonu ortadan kalkabilir. Bu yanlış inanış özellikle kadınların kendileriyle ilgili algılarını etkiler ve cinsel ilişkiye olan isteği azaltır. Oysaki erkeğin cinsel arzusu varsa, sevişmeye devam edildiğinde ereksiyon yeniden sağlanır.
“Cinsel organın boyutu, cinsel zevkin göstergesidir. Erkeklerin cinsellikle ilgili en büyük kaygıları da cinsel organın büyük olup olmaması ile ilgilidir.”
Penis boyutu cinsel güçle ve partnere zevk verme ile bir tutulur. Oysa vajinada en duyarlı damarlar (ki bunlar kadına en yoğun zevk veren bölgedir) vajinanın girişinde bulunur.
“İlk cinsel birleşmede başarılı olunması, sonraki cinsel yaşam boyunca da başarılı olacağının göstergesidir.”
Özellikle bu yanlış inanış, kişilerin sevişirken kaygılı olmalarına yol açar ve kendini gerçekleştiren bir kehanet haline gelir.
“Erkeklerde cinsel ilişkide yalnızca cinsel birleşme ve orgazm ile ilgilidir. Duygusallık ve haz alma daha çok kadınlarda görülür.”
Bu inanış özellikle erkeklerin duygularını ifade etmelerine engel olur, partnerleri ile sorun yaşamalarına ve cinsellikte keyif almalarını engeller.
“Sevişme sırasında fantezi kurmak yanlıştır.”
Bu inanış çiftlerin kendilerini uyaran durumları engellemelerine ve cinsellikte kendilerini keşfetmelerine engel olur.
“Cinsel ilişki demek cinsel birleşme demektir.”
Cinsel ilişki sadece cinsel organı içermeyen tüm beden, duygu ve duyumları içeren bir eylemdir. İlgi, istek, uyarılma, doyum ve rahatlama gibi bölümleri vardır ve her bir safta haz verici ve önemlidir.
“Tüm fiziksel yaklaşımlar cinsel birleşme ile bitmelidir.”
Kadınların kendilerine yaklaşan her erkeğin her zaman cinsel ilişki talebiyle yakınlaştığını düşünmelerine, erkeklerin de kendilerine yakınlık gösteren her kadına cinsel ilgi duymaları gerektiğine inanmalarına yol açar. Bu durum cinsel ilişkinin zorunlu bir eylem gibi algılanmasını sağlar.
“Bir çift için ‘aynı anda orgazm’ gerçekleştirilmesi gereken en önemli amaç olmalıdır.”
Son zamanlarda yaygınlaşan yanlış inanışlardan birdir. Çiftler bu inanışları neticesinde aynı anda orgazm olamadıklarında sevişmelerini başarısız olarak nitelendirir ve bir sorun olduğunu düşünürler.
“Eşler birbirlerini sevdikleri takdirde seviştiklerinde nasıl zevk alacaklarını bilirler.”
Cinsellik kişinin hem haz aldığı, hem de haz verdiği bir eylemdir. Sevişme sırasında kişi kendi bedenini ve partnerinin bedenini, keyif veren bölgelerini keşfeder, öğrenir. Dolayısıyla partnerlerin birbirlerine zevk vermeleri, birbirlerinin bedenlerini ve haz bölgelerini keşfettikçe sağlayacakları bir durumdur.
“Menopoz cinsel isteği ortadan kaldırır.”
Bu inanış nedeniyle menopoz sonrasında kadınlar cinsel isteklerini bastırmak durumunda kalır, erkekler ise partneriyle sevişme isteğini daha çekinerek dile getirirler. Oysa menopoz sonrasında da kadınların cinsel istekleri devam eder.