Hem genetik hem de çevresel faktörler hipertiroidizm ve hipotiroidizm gelişimine neden olur. Kişide aile öyküsü var ise, tiroid problemi olma olasılığı yüksektir. Özellikle yaşlı nüfusta kadınlarda daha yüksek oranda görülür. Sigaranın içindeki siyonid tiroidin çalışmasına karşı bir rol oynar. Sigaranın tiroid üzerindeki en önemli etkisi hipertiroidizme neden olmasıdır. Graves hastalığı (tiroidin fazla çalışması sonucu tiroid bezinin büyümesi ve gözlerin dışarı doğru çıkmasıdır) riskinin içmeyenlere göre iki kat fazla olduğu bulunmuştur. Ayrıca baş ve boyun çevresine özellikle çocukluk yaşlarında aşırı dozda ışın alanlarda tiroid kanseri riski yükselmektedir.
HIZLI KİLO KAYBI, AŞIRI TERLEME GİBİ ŞİKAYETLERİNİZ VARSA…
Ses kalitesinde değişiklik ve boyunda baskı hissi tiroid kanseri belirtisi olurken, hızlı kilo kaybı, ellerde titreme, aşırı terleme, açıklanamayan genel durum bozukluğu (özellikle yaşlılarda), gözlerde fırlama ve kanlanma ile görme bozukluğu hipertiroidi (zehirli guatr) belirtileri olduğuna dikkat çeken Medicana Çamlıca Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Alp Gürkan Tiroid hastalarının risk faktörlerinden bahsetti. “Tiroid bezine yönelik cerrahi tedavi ancak tiroid bezinde kanser saptandığında veya şüphesi olduğunda, tiroid bezinin çok büyüyerek çevre organlara bası yaptığında veya tıbbi yöntemlerle tedavi edilemeyen hipertiroidi (zehirli guatr) olgularında uygulanmaktadır.
Tiroid bezindeki nodüllerde kanser tanısı ameliyat öncesi yapılacak iğne biyopsisiyle konmaktadır. Ancak kanser tanısı almış kişiler ameliyat edilmelidir. Uygun tedaviyle tiroid kanserleri hastanın yaşam süresini etkilemez. İğne biyopsi sonucunun selim çıkmasına karşın tiroidteki nodüllerinçapının 1 yıl içinde % 50’nin üzerinde büyümesi veya bası bulguları vermesi cerrahi tedavi için neden olabilmektedir. Ya da tüm diğer bulgular nodülün selim olma ihtimalini artırıyor ise nodüle 1-3 ay içerisinde tekrar iğne biyopsisi yapılması düşünülebilir.
Tiroid bezi, boyun ön duvarındaki çok önemli damar ve sinir yapıları ile komşuluk içindedir. Ameliyatın bu yüzden büyük bir dikkatle yapılması gerekir. Önemli sinirlerle komşuluk içinde olduğu için bu sinirlerin kesilmesi ya da yaralanmasıyla hastalarda ameliyat sonrasında nefes darlığı, ses kısıklığı, çatallaşması veya ses yorgunluğu görülebilir. Sinir zedeleme riskini azaltmak amacıyla artık ameliyatlarda sinir izleme aleti kullanılmaktadır.
HER TİROİD HASTALIĞI AMELİYAT İLE TEDAVİ EDİLMEZ!
Bilinmesi gereken önemli bir nokta her tiroid hastalığının ve guatrın ameliyat ile tedavi edilmediğidir. Girişimsel Radyoloji birçok hastalıkta olduğu gibi tiroid bezi rahatsızlıklarında da önemli roller üstlenir. Tiroid bezi ile ilişkili olarak girişimsel radyolojnin yardımcı olduğu alanlar hakkında bilgi veren Medicana Çamlıca Hastanesi Girişimsel Radyoloji Uzmanı Doç. Dr. Başar Sarıkaya, Tiroid nodülü nedir ve Girişimsel Radyoloji tedavisindeki son gelişmeler hakkında bilgi verdi; “Girişimsel Radyoloji’nin tiroid bezi rahatsızlıklarında günümüzde iki kanıtlanmış iki temel misyonu vardır. Bunlardan ilki ve belki de daha önemli olanı ince iğne aspirasyon biyopsisidir. Diğeri ise tıp dilinde “benign” diye adlandırdığımız kanser hücresi barındırmayan tiroid nodüllerinde ablasyon (kurutma veya yakma) yöntemidir. Tiroid nodülü denilen şey; Tiroid bezinde yer kaplayan ve bezin normal dokusundan daha farklı görülen her oluşuma nodül deriz. Nodüllerin büyük kısmı iyi huyludur. Ama tiroid kanseri de bir nodül olarak ortaya çıktığı için, ayırımının yapılması büyük önem taşımaktadır.”
Girişimsel Radyoloji ile Tedavi
Nodüllerde kanser hücrelerine rastlanması halinde genellikle ameliyat öneriyoruz. Fakat kanser barındırmayan nodüllerde ameliyatsız iğne yöntemiyle tedaviler uygulayabiliyoruz. Nodül, eğer kistik yapıdaysa, yani büyük kısmı sıvıdan oluşuyorsa o zaman alkol ile ablasyon; solid yani katı nitelikteki nodüllerde ise RF (radyofrekans) başta olmak üzere çeşitli “termal ablasyon” yani yakma yöntemleri ile tedaviler uygulanabilir. Tabi ki, tüm nodüllerin tedavi edilmesi şart değildir. Özellikle boyutları nedeniyle veya hormon salgılamaları sebebiyle sorunlara yol açan iyi huylu nodüllerde bu tedavileri başarı ile uyguluyoruz. Tiroid nodüllerinin tedavisinde iğne yoluyla uygulanan bu yöntemlerin ameliyata kıyasla avantajları; Ameliyatın aksine bu işlemler sırasında genel anesteziye gerek yoktur. Yani hasta uyutulmaz. Fakat hastanın tedavi işlemi sırasında ağrı ve acı duymamasını sağlayacak her türlü tedbir alınır. Yoğun bakım takibi gerekmez ve hastanede kalış süresi de çok kısadır. Çoğu zaman günübirlik bu tedaviler uygulanabilir. Yine kesi veya dikişe gerek olmaması özellikle kozmetik kaygıları olan hastaları rahatlatacaktır. Hastanın günlük yaşama dönüş süresi de ameliyata kıyasla belirgin kısadır. Ama en önemli avantajı komplikasyon riskinin, yani tedaviye bağlı istenmeyen bir takım sıkıntılı durumların yaşanmasının da belirgin olarak az olmasıdır.