Tommy Hilfiger 2016 İlkbahar / Yaz kadın giyim koleksiyonu “The Good Life”, adadan adaya gidilen bir tatilin maceraperest ruhundan ilham alıyor. Koleksiyonun imzası olan görünümlerde tropik adaların rahat tarzı, sofistike dokunuşlarla zenginleşiyor. Stillerin esin kaynağı ise, ünlü isimleri dünyanın en güzel tatil beldelerinde fotoğraflayan ikonik sanatçı Slim Aarons’ın eserleri.
Tommy Hilfiger 2016 İlkbahar / Yaz kadın giyim koleksiyonu “The Good Life”, sonsuz bir ada tatilinin kutlaması niteliğinde. Deniz esintileri ve egzotik etkiler, güneşte ağarmış renklerden bir palet, sportif vurgular, dokulu kumaşlar ve askeri detaylarla kombine ediliyor.
Koleksiyonda macera, bir zamanlar uzakta bir ada iken günümüzde dinamik bir metropole dönüşen Honolulu’da başlıyor. Tropik iklimi kentle buluşturan görünümlere hem feminen hem de sportif çizgiler hakim. Bu temada şık dikimli koyu denimler, modern atletik çizgiler ve teknolojik ipliklerle dokunmuş süveterler dikkat çekiyor. Bağcıklardan armalı düğmelere, dalgıç kıyafetlerinde kullanılan dikişlerden, deri biyeli halat kemerlere deniz etkili pek çok detay, koleksiyona entegre edilmiş. Desenler ise çok renkli iri ekoselerden teknik çizgilere ve minik motiflere dek geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Bu temanın imza stili, rahat ve akıcı, kentsel ve deniz esintili detaylarla konforlu dokumalar, kruvaze ceketler, trençkot ve denizci pantolonları olarak özetlenebilir.
Maceranın bir sonraki durağı Havana temasında 1950’lerin ve 60’ların vintage ihtişamı, modern bir yorumla karşımıza çıkıyor. Hakiler ve diğer nötr tonlar organik, doğal bir rahatlık hissi verirken, özellikle detaylardaki mercan kırmızısı, bohem bir tarzı çağrıştırıyor. Küba’dan ve Latin kültüründen alınan ilhamla kullanılan feminen fırfırlar, üç boyutlu hissi veren dokulu ipliklerle kontrast oluştururken, desenler arasında retro çizgiler ve minik bir TH logosu da yer alıyor. Keten, fisto ve battaniye dikişleri temanın genelinde kullanılmış. 1950’lerin zarafeti, feminen detaylı, püsküllü, kontrast renklerdeki biyeli yumuşak siluetlerde göze çarpıyor.
Yolculuğun son durağı ise Cape Cod açıklarındaki ünlü Amerikan adası Martha’s Vineyard. Bu temada rüstik ve kırsal stile rahat ve çekici bir görünüm katan doğal dokular, organik vurgular ve el yapımı detaylar öne çıkıyor. Deri bağcıklar, taba rengi biyeler ve tığ işleri ise halat ve şerit ipliklerle kombine ediliyor. Yıkanmış denimler ve indigo tonlarda patchwork’ler özgün bir estetik yaratırken, poplin kumaşlar, el boyaması çizgiler ve çiçekli desenler daha yumuşak ve feminen bir his veriyor. Farklı kumaşların ve çizgili şambrenin birlikte kullanılması temanın en temel özelliği. Klasik ince trikolarda kullanılan, delikli tasarımlar ve geometrik şekillerle birleşerek ince trikolara yeni ve taze bir yorum katıyor. Trençkotlar ve parkalar ise bu Amerikan macerasının vazgeçilmezleri arasında.